18 Eylül 2013 Çarşamba

Uzayın Sesi

Voyager 1 uzayın seslerini gönderiyor. Voyager 1 NASA'nın uzaya gönderdiği güneş sisteminin dışına çıkan insan yapısı bir uydu yıldızlar arası uzayda bulunan plazmanın yoğunluk değişikliklerini kaydediyor. Science dergisinde geçtiğimiz perşembe günü yayınlanan ve NASA'nın onayladığı bir makaleye göre dış uzayın seslerini kaydediyor. Yazıda bulunan video NASA'nın Jet Propulsion Laboratory tarafından yayınlandı. bu laboratuvarda uzaydaki ses dalgalarının frekansları ve şiddetleri oluşturuldu. Heliosfer'in dışında bulunan uzayda nötr parçacıklardan oluşan bir ortam (çorba da deniyor)  bulunuyor. Bizim bulunduğumuz yıldız sisteminin çevresini bu köpük sarıyor.
Uydunun antenleri tarafından algılanan ses dalgaları kuvvetlendirilerek Dünya'ya gönderiliyor. Ve bu sesler insanların duyabileceği frekans bandında.
Bu sesler Voyager 1 tarafından 2012 yılının kasım ve 2013 'ün nisan ve mayıs aylarında kayıt edildi. Videoda bulunan grafikte frekanslar ortamın yoğunluğuna bağlı. Renkler dalgaların şiddetini gösteriyor. Kırmızılar en kuvvetli maviler en zayıf dalgaları gösteriyor.
Proje yöneticilerine göre Voyager 1 2012 yılının ağustos ayında Güneş Sisteminin dışına çıktı ve halen Güneş'ten 19.000 milyon km uzaklıkta bulunuyor. O uzaklıkta Güneş Sisteminden ilk defa bir obje bulunuyor. Projede çalışan Kaliforniya Teknoloji Enstitüsünden Ed Stone göre " Bu durum insanlık için büyük bir adım". Voyager 1 36 yıl önce uzaya gönderilmişti.
Seslerin oluşumunu Ed Stone video'da şöyle açıklıyor. " Voyager 1 'de bir ölçü aleti bulunuyor. Bu alet yıldızlar arasında bulunan plazmanın yoğunluğunu ölçebiliyor.  Mart 2012 'de güneşte patlamalar oldu. Bu patlamaların oluşturduğu dalgalar Voyager 1'e Nisan 2013 'te ulaştı. Bu dalgalar Voyager 1'ın etrafında bulunan plazmayı titreştirdi  bu şekilde oluşan dalgalara uzayın sesi diyebiliriz.




ABC'den tercüme edilmiştir.

12 Eylül 2013 Perşembe

Der Spiegel'de 12 Eylül 1980

Kenan Evren'in ölümünden sonra hatırlamak için.
Türk öğün, çalış, güven.
Terör, işsizlik , enflasyon , fakirlik. Generaller 1960'tan beri darbe yaptıklarında NATO ülkesi iyi işleyen bir hükümete sahip değildi. Ülkenin babası Atatürk'ün den suçu var yaptığı büyük reformlar nedeniyle ülkede kişilik krizi oluşmuştu.
İktidar'da bulunan Süleyman Demirel " Corriere della Sera"'ya yaptığı açıklama. : "Bugünlerden daha kötü günler yaşadık darbe olmaz!" diyerek darbe ihtimalinin olmadığına inanıyordu.
Fakat Silahlı Kuvvetler farklı fikirdeydi. Demirel'in açıklama yaptığı anlarda Genelkurmay başkanı Kenan Evren Doğu Anadolu'da yapılan NATO tatbikatını bahane ederek ordunun üst kademelerini topladı. Gerçekte konuşulanlar ise silahlı kuvvetlerin 9 ay önce yönetime yaptığı ikaz uyarınca yönetime el koymaktı.
Saat 00.00 'dan sonra tanklar sokaklara çıktı , saat 04.15'ten sonra radyodan marşlar arasında durum halka bildirildi. " Kenan Evren başkanlığında Milli Güvenlik Kurulu kuruldu."  Milli Güvenlik Kurulunda Kuvvet komutanları ve Genelkurmay başkanı bulunuyordu.
Meclis ve partilerin çalışmaları bir sonraki emre kadar durduruldu. Milletvekillerinin dokunulmazlıkları kaldırıldı. Sol eğilimli DİSK ve sağ eğilimli MİSK sendikaları kapatıldı. Siyasal toplantılar yasaklandı ve sokağa çıkma yasağı getirildi.
Şiddet olayları nedeni ile belli illerde uygulanan sıkıyönetim bütün ülkede uygulanmaya başlandı. Şafakta 100'den fazla politikacı ev hapsine alındı. Bu politikacıların arasında parti liderleri Süleyman Demirel, Bülent Ecevit ve Necmettin Erbakan bulunuyordu.
Parti başkanlarından birisi tutuklanamamıştı bu politikacı Alparslan Türkeş'ti. İtalyan haber ajansı ANSA'ya göre Türkeş durumdan haberdar olmuş ve kendisini Almanya'ya atmıştı.
Evren'e göre darbe islamcı , sağ ve sol radikal politikacıları tasfiye etmenin yanında rüşveti bitirmek ve güvenlik isteyenlerin bu isteğini yerine getirmek için yapılmıştı.
O zaman bu darbenin Atatürk'ün izinde yapıldığı düşünüldü ve Güney Amerika'da ve Yunanistan'da albayların yaptığı darbelerden farklı olduğu izlenimi edinildi.
Genelkurmay başkanı Kenan Evren ılımlı düşüncelere ve sosyal demokrat parti lideri Bülent Ecevit'in güvenine sahip.
Kenan Evren cuma günü yaptığı bir konuşmada : "Eski hükümetin ülkeyi felaketten kurtaramayacak kadar zayıf olduğunu. NATO ülkesi Türkiye'nin terörün ve kaosun hüküm sürdüğü bir ülke durumuna düştüğünü " açıkladı.
Sağ ve sol militanlar birbirlerini öldürüyorlardı .  Bu cinayetlerin sayısı günde ortalama 20 idi. Demirel'in iktidara geldiği 1979 yılının kasım ayından beri toplam 2500 öldürme olayı olmuştu. Adalet sistemi çökmüştü her ay yaklaşık 100 kişi aldıkları yardımla hapishanelerden kaçıyorlardı. Güçlü olan iki parti Adalet Partisi ve Cumhuriyet Halk Partisi  yeterli çoğunluğu sağlayamadıkları için küçük partiler muhtaçtılar ve onlara büyük tavizler veriyorlardı.
Koalisyon hükümetlerinden milletvekilleri satın alınarak koalisyonların düşmeleri sağlanıyordu. Bu durumlar gençlerin demokrasiye inançlarını sarsıyordu.
67 İlin yirmisinde sıkı yönetim olmasına rağmen bu illerde kurtarılmış bölgeler bulunuyordu. Bu bölgelerde yasa egemenliği sağlanamamıştı.
Gençlerin umutlarının olmamasının bir çok nedeni vardı bunlardan birisi de ekonomik etkenlerdi. İşsizlik %20 idi. Bu yıl içinde enflasyon %100 olacaktı. Bir çok fabrika kapalı ve kapasite kullanım oranı %30 ile %50 arasındaydı. Ülkenin dış borcu faizler eklenmeden 12,5 milyar ABD doları idi. Bu durumdan Türkiye'yi kurtarmak için batılı ülkeler milyarlar harcadılar. Bonn'da bulunan Matthöfer " Türkiye'yi kanca da sallandırmaya devam edemeyiz. " dedi. Bu yıl içinde Türkiye'ye üç milyar ABD doları akacak. Bunun 1,16 milyarı ABD doları OECD tarafından sağlanacak OECD yardımında Almanya'nın katkısı 295 milyon ABD dolar.   IMF'ten  1,6 Milyar ABD , Suudi Arabistan'dan ise  250 milyon ABD doları geleceği sözü alındı.
Bu gelecek yardımlar ile ülkenin sadece petrol ihtiyacı karşılanacak. Bu bağlamda dış ticaret açığının nasıl karşılanacağı belirsiz.
Sonuçta  " Türkiye batının bir partneri (ortağı ) değil bağımlısı oluyor.


Der Spiegel'den tercüme edilmiştir.


8 Eylül 2013 Pazar

11 Eylül'ün Ölümsüzleştirdiği Turist

Resimde bere ile görülen kişi 11.09.2001 Dünya Tarihinin akışını değiştiren saldırılarda ikiz kulelerin (World Trade Center)  seyir platformunda olduğunu bu fotoğraf ile belgeliyordu.
Çok çabuk üne kavuşan ve gazetelerde yayınlanan bu resim daha sonra sahte çıktı. Bereli kişi Peter Guzli idi ve macardı. Fotoğraf  28.kasım.1997 de çekilmişti ve uçak sonradan monte edilmişti.
http://www.touristofdeath.com/   adlı sitede yayınlanmıştı.  Resimin saldırıdan sonra enkaz arasında bulunduğu düşünülüyordu. snopes.com adlı sitede resim ile ilgili yanlışlıkları okuyabilirsiniz. Fotoğraf çok kısa sürede bütün Dünya'ya e-posta ve sitelerde yayıldı. Başlangıçta bu tür internet sahtekarlığı çok iyi yapılıyordu. Daha sonra daha güçlü resim işleme programları çıktı ama sanattan az anlayan kişiler bu işleri yapmaya başladı. Ve internet sahtekarlıklarının niceliği düştü. Burada örnek olarak fark.com ve  http://www.somethingawful.com/ adlı siteleri sayabiliriz.
Bütün resimlerde resmi çeken kişinin yüzü veya gövdesi görülüyordu. Zamanla daha yeteneksiz sahtekarlar bu işi yapmaya başladı.
Bu sahtekarlıklar zaman geçtikçe yapılmaya devam edecek. Fakat istenmeyerek de olsa resimdeki kişi ölümsüzleştirildi.
İnsanlar bu tür şeyleri eğlence olsun diye yapıyorlar. Ve yapmaya devam edecekler.
Bu site neden hala açık?  Çünkü site sahtekarlığı gösterdiği için müzelerde sergilenen nesneler gibi açık tutuluyor.



Der Spiegel'den tercüme edilmiştir.

3 Eylül 2013 Salı

Hindistan'da Fil Festivali

Gri devler renklendi. Bazı filler çok büyük diğerleri daha küçük , bazılarının dişleri daha uzun bazılarının dişleri kısa olur. Hindistan'ın Jaipur şehrinde hepsini görebilirsiniz.
Hindistan'ı yönetenler bilirler ki en güçlü kuvvet gösterisi filin üzerinden yapılır. Yöneticilerin bindiği fillerin altın veya gümüş dişleri olur ipek giyerlerdi. " Bir kralın sürdüğü fil parıldar. Bir filin üzerinde giden kral mücevherdir." sözü geçerli.
Günümüzde krallar turistler. bu yüzden Jaipur'da ki fil festivalinde fil polo , fil halat çekme gibi gösteriler ve fillerin katıldığı güzellik yarışmaları düzenleniyor. Yarışmada model olarak çıkan filler aslında turistleri 16. yüzyılın sonunda inşa edilmiş olan Amber kalesine taşıyan işçi filler.
Yıllık festival için filler süslenir , takılar takılır ,temizlenir . Bu yılın ilkbaharında fotoğrafçı Charles Freger Jaipur'a gitti. Kendisi fillerin güçlülüğüne ve kuvvetli kişiliklerine hayran kaldı. Fakat festival hayvan sever grupların itirazları nedeniyle iptal edildi.
Geleneğin bir anlamı yok eğer sonuçta sömürü varsa.
Hintliler yıllardır filler saygı gösterirler. Londra Üniversitesinden hint kültürü profesörü Rachel Dwyer'e göre bu saygı nedeni ile filler korundu. Kendisi Hindistan fil geleneğinin araştırmasını yaptı. Hintlilerin fil kafası taşıyan tanrısı Ganesha ki bu tanrının bütün engelleri kaldırdığı söylenir ve hala kendisinden dilekleri yerine getirmesi istenir. Filler tapınakların olmazsa olmazıdır. Bir bayana kompliman yapmak isteyen bayan " sizde bir filin yürüyüşü var " der.
Fillerin gelecekleri belirsiz. Yaklaşık 3500- 4000 arasında esir fil var. Superna Baksi Ganguly'e göre   "fil koruma görev kuvveti" eski üyesi  : " bu fillerin hepsi kanun dışı vahşi hayvan ticaretinde alınıp satılmışlar".
Burada fotoğrafı görülen filler Amber kalesi yakınında bulunan Hathi Gaon köyünde yaşıyorlar. Köyde filler için büyük ahırlar bulunuyor geceleri suya girebiliyorlar. Ganguly " Gelenekte sömürü ve acı var ise kıymeti yok" ve " kültür olarak fillere saygımız ve sevgimiz var" diyor.


Der Spiegel'den tercüme edilmiştir.