9 Şubat 2015 Pazartesi

Plastik Silahlar

Günümüzün teknolojileri ile başımız dertte. Yavaş yavaş 3 boyutlu yazıcılar piyasaya çıkıyor. Daha eski bir paylaşımım üç boyutlu yazıcılar ile uzay gemilerinde yedek parça üretmek amacıyla kullanılabileceği üzerineydi. Gereksinim duyulan bir parça Dünya'da tasarlanacak ve uzay gemisinde bulunan bir 3 boyutlu yazıcı tarafından basılabilecek ve kullanılabilecekti.
Bu teknolojinin iyi tarafını anlatıyordu. Bugün paylaşacağımız haber teknolojinin kötü tarafını anlatıyor. 3 boyutlu yazıcı sahipleri plastikten tabanca üretebilecekler. İnternet sayesinde tabanca çizimlerine kolayca ulaşılabiliyor.
Bu silahlarda seri numarası olmayacak bu yüzden güvenlik güçleri tarafından takip edilmesi zorlaşacak. Gerçek mermiler atabilecekler. Güvenlik güçleri bu teknoloji ile yeni tehlikelerin oluşacağını öngörmekteler.
2013 yılının mayıs ayında Cody Wilson adındaki Teksas'lı öğrenci 6 mermi atabilen ilk plastik tabancayı Dünya'ya tanıttı. Tabanca 15 plastik ve 1 metal parçadan oluşuyor. Tabancanın nasıl yapılacağını anlatan açıklamalar internete konulduktan sonra, 100000 kez indirildi. Bu açıklamalar 4 gün sonra Birleşik Devletler yönetimi tarafından silindi.
Iain Overton'a göre bu tip tabanca üretmek hali hazırda pahalıya geliyor. 3 boyutlu yazıcı fiyatları düşme eğilimine karşı hala pahalı. Bu şekilde yapılan tabancaların çoğunluğu çalışmıyor. Iain ileti ile sorumuza verdiği yanıtta "Daha sert plastik veya maddeler ile çalışan 3 boyutlu yazıcılar gündeme geldiğinde bu iş hakikaten başımızı ağrıtacak" dedi.
İngiliz güvenlik güçleri denemek amacıyla bu tür silahları yaptılar. Silahlanma karşıtı gruplarda yöneticilik yapan Peter Squires de "Şimdilik bu silahların ve mermilerin yapımında sorunlar var ve çok pahalı" dedi. Gelecekte güvenlik yöneticileri için çok büyük sorunlar çıkarabilir. Nedenlerini de 1-çok fazla yaygınlaşabilir. 2- hava alanlarındaki elektronik kontrol noktalarında gözden kaçabilir.
Metal'den oluşmadığı için elektronik tarayıcılardan geçebilecek. İngiliz gazetesi "Mail on sunday"de çalışan iki gazeteci Eurostar ile Londra'dan Paris'e gittiklerinde yanlarında taşıdıkları plastik silah güvenlik kontrollerinden geçti. FOSSCAD gibi bazı kurumlar %90'ı sert plastikten oluşan yarı otomatik silahlar yaptılar.
Bu tür silahlar "Büyük Britanya Milli Balistik İstihbarat" kuruluşu tarafından da deneme amaçlı yapıldı. Bu kuruluşa göre silah nerede ise kurban'dan çok suçlu için tehlike oluşturuyor. Karşı önlem olarak Manchester Metropolitan Üniversitesi ile birlikte bu tür silahı tespit edebilecek tarayıcılar geliştirildi.
Overton'a göre bu tür 3 boyutlu yazıcılara polis tarafından el konulabilmesi gerekiyor. El konulduktan sonra silah yapılıp yapılmadığı belirlenebilir.
Günümüzde bu duruma karşı ne yapılabilir sorusu gündeme geliyor. Güvenlik güçlerinin nasıl çocuklara karşı veya finansal suçları izliyorlar ise benzer şekilde 3 boyutlu yazıcıları da izlemeleri gerekiyor.
Koruma amaçlı olarak kişilerinde bu duruma (evde silah yapılmasına) karşı bilinçlendirilmesi gerekiyor.
Bu tür silahların iyileştirilmesi için iki engel var, daha sert plastik ve aynı maddelerden mermi üretmek. Engel olarak düşünülse de teknoloji ile hangi engeller aşılmadı ki.


İspanyol ABC'den Türkçe'ye çevrilmiştir.

1 Şubat 2015 Pazar

Yunanistan seçimleri

Avrupa'da basın bir haftadır Yunanistan'da alınan seçimleri konu ediyor. Biz Türkler sık sık Yunan adalarına gidip gelmeye başladık.
Orada olup bitenleri dikkat ile izlememiz gerekiyor. Yunanistan'ın nüfusu 11 milyon. İstanbul'dan daha az sayıda kişi orada yaşıyor. 5 yıldır ekonomik sıkıntılar ile uğraşıyorlar. Başta Almanya olmak üzere Kuzey Avrupa ülkeleri onlardan şikayetçiler. Daha az çalıştıklarını, daha çok eğlendiklerini ve vergi vermeyi sevmediklerini öne sürüyorlar.
Vergi vermemeyi sevmemelerinin tarihten gelen nedenleri var. Geçmişte verdikleri vergiler Osmanlı hazinesine gidiyordu. Örnek olarak lokantalarda yenilen, içilenden vergi alınamıyordu. Alman turistler kaldıkları pansiyonlardan fatura istediklerinde pansiyon sahibi ile araları bozuluyor.
Yunanistan'ın Avrupa birliğine katılması gündeme geldiğinde Türkiye'nin de katılması söz konusu idi hangi nedenle Türk yönetimleri katılmadıysa bunu o zaman ki yönetimlere sormak gerekir. Sonradan gelen yönetimler katılmaya daha hevesli idi. Bir yönetim gündüz vakti havai fişekler atarak o gün güneşin aydınlattığı başkentimizi daha da aydınlattılar. Daha eski bir yönetim hiç düşünüp taşınmadan aynı Enver Paşa'nın Osmanlı devletini 1. Dünya savaşına soktuğu gibi; gümrük birliğine giriverdi.
Yunanistan AB'den çok yararlandı. Zeytin üreticileri AB fonlarından yararlandılar. Daha sonra ise zeytin üretimi arttı bu nedenle zeytin fiyatları düştü şeklinde şikayet ettiler.
Yunanistan'da seçim barajı %3. Meclise 7 parti girdi. Bu partilerden ikisi Syriza ve Enel koalisyon hükümetini kurdular. Enel Türk düşmanlığı yapan bir parti. İlk icraatları AB'nin aldığı Rusya'ya yönelik yaptırımların uzatılması kararına oldu. Bu kararların kendilerine danışılmadan alındığı öne sürüyorlar. Enel ve Syriza'nın bazı yöneticileri seçimlerden önce Rusya'ya gittiler.
Eski yönetimler tarafından AB ile yapılan antlaşmaların yeniden gözden geçirilmesini istiyorlar. Yunanistan'ın AB karşıtı görüşleri diğer Avrupa ülkelerinde de kabul görüyor. İspanya'da PODEMOS (yapabiliriz), Fransa'da Milliyet'çi Cephe benzer söylemler kullanıyorlar. Marjinal olduğu düşünülen bir partinin iktidara gelişinin ilk örneği Yunanistan'da oldu. 2015 yılı içinde İspanya'da da genel seçimler yapılacak. Podemos'un iktidara gelip gelemeyeceği tartışılıyor. Benzer milliyetçi yönelimler Türkiye'ye de sıçrayabilir.
Avrupa Birliği kuruluşunda ülkelerin bazı egemenliklerinin üst kuruluşa (AB) devri söz konusu idi. Bu durumdan geri dönüşün başlayabileceği tartışılıyor.
13 AB ülkesi Euro'yu kullanıyor. Euro banknotlarının üzerinde alışık olduğumuz gibi (Türkiye'de Atatürk'ün ve ABD'de Washington'un) resimleri kullanılmıyor. Euro banknotlarının üzerinde bazı yapıların resimleri bulunuyor.
İsviçre AB'de olmamasına karşın parasının (İsviçre Frangı) değerini yoğun ticari ilişkileri nedeniyle
1 Euro= 1,20 İsviçre Frankı olacak şekilde ayarlıyordu. İsviçre sabitleme politikasını bıraktı. Sonuçta piyasa 1 Euro= 1,06 İsviçre Frankı olarak belirledi. Benzer şekilde Yunanistan'da da yeniden Drahmi basılması gündeme geliyor. Bankada parası olan kişiler Drahmi'ye dönülünce paralarının değer kaybedeceğini düşünüyorlar. Bu nedenlerle bankalardaki hesaplarını kapatıp paralarını evde saklıyorlar.
Türkiye'de bazı kişiler AB'ye karşı düşüncelerini daha önceden dile getirdiler. Bunlara örnek olarak LDP(Liberal Demokrat Parti) kurucusu Besim Tibuk'u gösterebiliriz. Besim bey AB'nin er yada geç dağılacağını öngörüyordu. Hak ve Eşitlik Partisi genel başkanı Osman Pamukoğlu da Gümrük Birliği Antlaşmasının tekrar gözden geçirilmesi gerektiğinden bahsediyor. Bu antlaşmanın şimdiki hali ile tamamen ülkemiz aleyhine işlediğini öne sürüyor. 2009 ilerleme raporunda HEPAR ve Osman Pamukoğlu'nun önünün kesilmesi emrediliyor.